Eğer bir Müslümansanız ve okumayı tercih ettiyseniz dikkatli olun, hayatınız değişebilir, hatta şu yazıyı nereden okudum dememek için, hemen o okuma aracından ve o ortamdan uzaklaş diyebilirim.

Tamamdır. Sen istedin, o halde ilgini dağıtacak hiç bir şey bırakma etrafında ve sessiz bir ortama geç! Şimdi benimle beraber devam et ve her sorduğum soruya yanıtını ver. Anlaştıysak başlayalım, anlaştık dediğini duyar gibiyim…

Defalarca Kelime-i Şehadet getirmişsindir, biraz zihnimizi zorlayalım ve ne dediğimizi düşünelim; Eşhedü en lâilâhe illâllah.. Yani ben şehadet ederim ki Allah tan başka ilah yoktur. Şehadet etmek şahit olmak yani görmek demektir. Mesela; bir vakit, bir trafik kazası geçirdiniz ve mahkeme heyeti kuruldu, siz de olayda şahit gösterildiniz, hakim sizden olayı anlatmanızı istedi ama siz bir kelime dahi söyleyemediniz, o noktada hakim sizin şahitliğinizi kabul eder mi? Sanırım etmez dedin. Dikkatle devam ediyoruz; Evrensel bir araştırmaya göre Dünyada her gün ortalama 250 bin insan ölüyor. İki yüz elli bin insandan bir tanesi yarın sen olabilirsin ölüm senin başına gelebilir, gelecek!. Hatta şimdi bu yazıyı bitirip sokağa çıktığında karşıdan karşıya geçeyim derken ahirete geçebilirsin yada oturduğun yerde kalp krizi geçirebilirsin yada uyuya kalıp uyanamayabilirsin değil mi?

Evet “Hiç kat’i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın!” Elinde bir senedin mi var, bir sene daha yaşayabilmek için, yoksa bir anlaşma mı imzaladın? HAŞA! Belki bu gece uyuyup yarın sabah gözünü Mahkeme-i Kübra’da açacaksın. Kelime-i Şehadet ederek varlığına ve birliğine şahit olduğun Allah’ı, eğer cebindeki cep telefonun kadar anlatamıyorsan yada tuttuğun futbol takımı yada sadece 15 dk kadar anlatamıyorsan kardeşim kusura bakma demek ki samimi değilsin, bu durumda şahitliğimiz o ilahi mahkemede ne kadar geçerli olur? Peki biz Allah ın varlığına nasıl şahit olabiliriz ve kanıt sunabiliriz? Nasıl ki bir bina onu yapan ustaya, bir resim onu çizen ressama, bir kitap onu yazan yazara şehadet ettiği gibi bu sayısız harika ve sanatlı varlıklardan meydana gelen muhteşem kainat da onu yapan ve yaratan Zât’a şehadet eder. Acaba bir Allah var deyip, yok gibi yaşayanlardan mıyız? Bu mevzu çok su götürür…

Orta okul, lise, üniversite derken yaklaşık 20 sene eğitim görüyoruz, sonrasında 5-10 sene rahat yaşamak için doğru mu? Kesinlikle evet hatta o 5-10 sene de para biriktirme derdiyle geçiyor ve gençlik elden gidiyor. “İleride iyi para kazanıp ev alayım, araba alayım vs, rahat bir hayat geçireyim” bu saydıklarımla dertleniyoruz değil mi? Şimdi Dikkat! Şu kısacık ölümlü dünya hayatı için belki 20 sene eğitim görüyoruz acaba “İNANDIĞIN” SONSUZ hayat için kaç yıl eğitim gördün yada kaç ay yada günde ne kadar vaktini ayırıyorsun seni yaratan Zât’ı tanımak için, ne kadar zihnini zorluyorsun? Yoksa seninde vakti verene vaktin yokmu? “Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki, bütün vaktini ona sarf ediyorsun!”

Bütün bir günün nasıl geçiyor okulda mı? iş yerinde mi? yada televizyonun karşısında mı? Kalan vakitler? Bilgisayar, futbol, magazin yada hangi dizide neler olduğuyla mı meşgulsün? Yoksa Facebook ekranını yenilemekle mi geçiyor tüm günün yada akşam AVM’ye giderken ne giyeyim diye mi Zihnini zorluyorsun? Tuttuğun takımın ilk 11 ini sayarsın, dizideki oyuncunun şeceresini çıkartırsın peki inandığın Cenab-ı Hakk’ın sıfatlarından kaçını sayabilirsin? Acaba bize verilen akıl bunlar için mi verildi? Sokakta hem aç hem susuz, soğuktan titreyerek bilyeleriyle oynamaya devam eden çocuk gibiyiz, elimize bilyeleri vermişler hayatın geçeklerini göremiyoruz bir gün boyunca yaptıklarını düşün ve arkasında ki ölüm gerçeğini gör. Allah’ın şiddetli emirlerini önemsemiyoruz erteliyoruz çoğu zaman, demek ki inanmak konusunda çok ciddi bir sıkıntımız var değil mi? “İnandığımız sonsuz hayat” diyoruz ne yaptık onun için!

Artık bilyeleri bırakıp ekmek ve su niteliğinde ki Kur’an hakikatlerine yönelmeliyiz değil mi? Bunun için benim bildiğim en güzel yol olan inanç yani iman hakikatlerini hiç bir açık kapı bırakmadan izah eden Risale-i Nur adlı eserlere yönelmeliyiz, Neden Risale-i Nur; büyük bir hazineye sahipsin devasa zırhlı araçlara sığmıyor sen bu hazinenin anahtarını yanından ayırır mısın? Daima yanında taşırsın değil mi? Evet kardeşim Kur’an-ı Kerim ve Resulullah (s.a.v) muazzam birer hazinedir onların yanında Risale-i Nur eserleri sadece anahtar hükmündedir.

Taraftar olmaktan çıkıp oyuna girmek hatta defansın bel kemiği olmak için alttaki linke tıkla kardeşim;
Sözler Köşkü KopGit Programı