Birkaç gün önce Çınaraltı’na Rusya’dan misafirler geldi. Bir grup Rus kahraman binlerce kilometre uzaktan Risale-i Nur’un Barla’dan yükselen sesini işitmişler ve hayatları değişmiş…
Andreyler Âdem olmuş, kimisi Bilal adını seçmiş yüreği Hz. Bilal’in teni gibi yanınca…
Simaları dupduru bu gençlerin… Bu vatanda Nur talebesi gençler nasıl ruh-u canlarıyla sarılıyorlarsa Kur’an hakikatlerine aynı öyle belki daha şiddetle sarılmışlar Risalelere.
Öyle ya Bediüzzaman demişti: “Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlağı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’an ile bir musalaha veya tabi olabilir.” Ve Karadeniz üzerine göndermişti dualarını…
Bugün o tohumlar filizleniyor, şahidiz. 30 Rus kahraman Risale-i Nur okumak için İstanbul’a gelmişler. Kimi Türkçe konuşuyor kimi Rusça ama çakmak çakmak gözlerinde aynı şevk var. Gençlerin imanı kurtulsun diye Risale-i Nur medreseleri açmış hem de hayatlarını adamış Rus vakıf kardeşler…
Çınaraltı’nı görünce çok sevindiler özellikle sohbetlerde salonu dolduranların hep genç olduğunu anlatınca. Pek çok ateistin Müslüman olmasına vesile olduğumuzu duyunca ruhlarıyla Elhamdülillah dediler. Arka odaları gezdirdiğimizde Çınaraltı’nın nezih ortamından çok etkilenen gençler, duvarımızdaki Bediüzzaman silüetini görünce Türkçe “Üstadım” dediler; bizim gözlerimiz doldu…
Bu inci-mercandan gençleri Çınaraltı’na ziyarete getiren ve Rusya hizmetleriyle ilgilenen Erzurum vakıflarından Muhammed Said abi tüm neşesi ve coşkusu ve şevkiyle anlatmaya başladı: “Üstad’ı 40 kişilik koğuşa ölsün diye tek başına attıklarında bugünün müjdesini vermiş Üstad. Camlar kırık, yerlere su dökmüşler ki buz tutsun. Ateş yakmasına izin verilmiyor. Üstad yeni abdest almış, bıyıkları donmuş.
70 küsur yaşında bir beden buna nasıl dayanıyordu? İçinde nasıl bir ateş yanıyordu ki soğuğu hissetmiyordu? Zübeyir Abi kendini bir şekilde attırmış koğuşa paltosunu çıkarıp üstada sarılmış “Üstadım!” diye. Üstad acziyet göstermemiş: “Korkma Zübeyir! Beni öldüremeyecekler. Bu hizmeti dünyanın her tarafına yayacağım!” demiş. Bugün her yere yayılmış durumda…
Kaliningrad’da Rus muallim ve felsefeci- eski milletvekili Yojikov Nurlarla tanıştığı günden beri talebelerine derslerde Tabiat Risalesini okutuyor, ihtidalara vesile oluyor. Türkiye’yi ziyaret ettiğinde Barla’da toprağı öpüyor ve bu toprakların aziz olduğunu, dünyayı hak yola sevk edecek sesin buradan gürlediğini söylüyor. Muhammed Said abi pek çok hatıra anlattı ve şevke geldik Elhamdülillah.
Az biraz Türkçe bilen Bilal, sokakları göstererek “İslam’dan çok uzaklar durum çok kötü görünüyor işiniz zor.” manasında dert yanınca yüreğim kabardı. Nasip dedim. Sibirya’da karanlığın içinden gelen nura kavuşuyor da yanı başında olan nasıl göremiyor? Şimdi onlarca genç her sene Rusya’da bu daireye dâhil oluyor ve binlerce Rus’un Müslüman olmasına vesile oluyorlar. Peki ya bizim sokaklarımızdaki İslam’dan uzaklık? Yardım et ya Rabb…
Allah bu hizmeti oraya götüren Üstad’dan ve Mustafa Sungur abi gibi kahraman Nur talebelerinden razı olsun.
Darısı nicelerine…