Günümüz internet alemleri her kesim tarafından sıkça kullanılmaktadır ve çok sayıda silik sözlere ve gereksiz garip bilgilere rastlayabiliyoruz, bu yazıda vaktimizi nasıl daha değerli hale getirebiliriz onu konuşacağız ve bu konuyla Kur’an-ı Kerim okumanın küçük bir bağlantısını kuracağız.

En son ne zaman Facebook, Twitter gibi internet alemlerinde vaktini geçirdin? Evet, maalesef bir çoğumuz “Bu gün” belkide “Az önce” cevabını veriyoruz. Peki ne kadar vakit harcadın? 20 dakika, yarım saat yada saatlerce. Ekranın başında; birini yenile, diğerine dön, onu yenile öbürüne dön, maalesef farkına bile varmadan saatler geçiyor, çoğu boş ve gereksiz olan bilgilerle zihnimiz doluyor.

Peki en son ne zaman iman ettiğimiz Kur’an-ı Kerim’i yada O’nun manasını ifade eden tefsirini okuduk?
Bu sorunun cevabı maalesef çok daha acı, bir çok gereksiz bilgiyle ilgileniyoruz ama inandığımız kitaba bir o kadar önem vermiyoruz ve “Bir gün biri kolundan tutsa, ‘Okumadığın kitaba ne ara iman ettin birader?’ dese…” Devamı gelmiyor üzgünüm.. O zihnimizi doldurduğumuz boş gereksiz bilgiler vücut ölümümüz gerçekleştiğinde yani ölüm başımıza geldiğinde, biz toprağın altına girerken, onlar toprağın üzerinde kalıp, kum tanesi gibi savrulacak etrafa…

Neyse bu mevzu çok su götürür biz artık iman ettiğimiz kitabın önünden şu bomboş gaflet perdeleri kaldıralım ve hakikati görelim ve içerdiği bilgilerle zihnimizi yoralım Nereden geliyorsun? Necisin? ve Ölüp Nereye gidiyorsun? insanlık adına daha evrensel bir bilgi gereksinimi olduğunu düşünmüyorum. Gaflet perdesi ise; oyuna dalmış bir çocuğun açlığını unutması gibidir, elimizde sosyal İnternet alemi gibi bir oyuncak var, gitgide daha da sosyal oluyoruz sanki, alışıyoruz, ama asıl açlığımızın farkında değiliz. Bir gerçek var her asır tüm şehri mezaristana boşaltan ölüm elbet başımıza gelecek o gelip uyandırmadan evvel uyanmalıyız bu gaflet perdesini yırtmalıyız vesselam..

“Madem ölüm öldürülmüyor ve kabir kapısı kapanmıyor; elbette bu ecel celladının elinden ve kabir haps-i münferidinden kurtulmak çaresi varsa, insanın en büyük ve her şeyin fevkinde bir endişesi, bir mes’elesidir.” (1)

Evet çaresi var o da iman ettiğimiz Kur’an’a sımsıkı sarılmaktan geçiyor. Artık işimize yaramayacak boş bilgileri bırakıp ben neyim ve niçin buradayım sorusuna yönelmeliyiz.


(1) Risale-i Nur Külliyatı  |  Asa-yı Musa | İkinci Meselenin Hülasası