Bediüzzaman’dan Muhteşem Tespit:

”…Ve on adetten ancak iki-üç tanesi bulunabilir ki; hem genç olsun, hem güzel olsun, hem kendini göstermekten sıkılmasın.
Malumdur ki; insan sevmediği ve istiskal ettiği adamların nazarından sıkılır, müteessir olur. Elbette açık-saçıklık kıyafetine giren güzel bir kadın, bakmasına hoşlandığı namahrem erkeklerden onda iki üçü varsa, yedi sekizinden istiskal eder(hoşlanmaz, soğuk davranır).”

Fakat bu ahir zamanda bu çok ama çok ileri gitmiş, çünkü kendine haram olan erkeklere kendini göstermek için yarışa giriyorlar adeta, üzücü bir durum. Hatta açık saçıklığı “öz güven” olarak adlandırıp medeniyet fantezilerine köle olmak bu olsa gerek. Gerçi çağdaş yaşam kadınları bu hâle getirmedi mi? Ben şahsen üzülüyorum, bir bayanın kendini bu kadar aşağı göstermesine. Çünkü bayanlar edep için mihenk taşıdır. Ama ne zaman ki kör, dinsiz medeniyet kadınların edep perdesini indirdi, evlerinden sokaklara döktü, işte durum böyle oldu. Anneler pohpohladı kızlarını “Açıl saçıl göster kendini, kimin kızı desinler.”

Şu yaz aylarında ortalık leş arkadaş. Ama ne yaparsın doğrusu bu gibi gösterilmiş zamanında.

Madem o kadar meraklısın kasapta vitrine koy. Bir bayana sadece et parçası olarak bakmak ne kadar kötü be arkadaş. Hele ki kendini cinsel obje olarak kullandırması tam bir ahlak katliamı.

Burada erkekte de sıkıntı büyük. Haram herkes için aynı. Sakın erkekler kendine buradan pay çıkarmasın. Sen baktıkça o kızlar gaza geliyorlar. Ve sanıyorlar ki çok güzel olduğumdan bakıyorlar. Hayır alakası yok, seni sadece kötü hayallerine malzeme ediyor, gerçek ama acı kardeşim.

Şuna da değinmek lazım ki, bir erkek nasıl olur da yanındaki bayanı sergiye çıkarmış gibi yanında taşımaya cesaret ediyor.

Senin namusun o hanım kardeş namusun! Buna bile bile göz yummak ciddi bir sorun olsa gerek. Sokağa çıkarken süslendiği kadar acaba evde o kadar süsleniyor mu? Bu kısmı uzatmayacağım çünkü canım git gide sıkılacak zaten sıkılıyor da NEYSE…

Kadın güzelliğini ve bedenini sokakta teşhir ürünü gibi sergiliyor, sonra kocasına ve evine götüreceği bir şeyi kalmıyor ki. Sen evladına ne öğreteceksin, miras olarak ne bırakacaksın? Sokakta tüketilen ve kaybedilen en değerli elmas kadın için “edeptir, hayâdır.”

Erkek de o haramlara baka baka eşine olan sadakatini kaybediyor. Eşine baktığında veya cinsel münasebetinde bu sefer sokakta gördüklerini arıyor.

Harap olmuş bir evlilik çatısının altında ezilmeye yüz tutuyorlar.

Zaten Üstad demiyor mu: “Bu zamanda zındıka dalaleti, İslamiyet’e karşı muharebesinde, nefs-i emarenin planıyla, şeytan kumandasına verilen fırkalardan en dehşetlisi; yarım çıplak hanımlardır ki; açık bacağıyla dehşetli bıçaklarla ehl-i imana taarruz edip saldırıyorlar. Nikâh yolunu kapamaya, fuhuşhane yolunu genişlettirmeye çalışarak; çokların nefislerini birden esir edip, kalp ve ruhlarını kebair ile yaralıyorlar. Belki o kalplerden bir kısmını öldürüyorlar.”