Sokakta gezerken bazı insanlara gözümüz çarpıyor bazen bakmaya bile dayanamayıp başka tarafa döndüğümüz de oluyor. Bazılarının kolu, bacağı veya tek gözü yok. Hastanelere gidince de bu tarz durumlarla karşılaşabiliyoruz. Bir bebek doğuştan engelli, 6 parmaklı veya 2 başlı doğabiliyor. Onlara acıyabiliyoruz ve gerçekten üzülüyoruz. Bu yüzden aklımıza şu tarzda sorular takılabiliyor: “Allah neden bu şekilde insanları yaratıyor, hem o kişi eziyet çekiyor hem de ben onları görünce üzülüyorum; Allah her şeyi güzel yaratmıyor muydu?” Evet, bu soru birçok kişinin aklına takılıyor. Sorun iman gözlüğü ile bakmamaktan kaynaklanıyor. Bu yazıda bu soruya iman gözlüğüyle bakarak mantıklı ve anlaşılır bir şekilde cevap vereceğiz inşâAllah. Şimdi soruyu baştan alalım.
∙ Ayette diyor ki: “O ki (Allah), yarattığı her şeyi güzel yarattı.”(1)
Allah her şeyi güzel ve düzenli bir şekilde yarattıysa neden güzel olmayan birçok şey var? Engelli çocuklar 2 başlı çocukların doğması çirkin değil mi? Öncelikle kâinattaki her şey ya bizzat güzeldir ya da netice itibarıyla güzeldir. (2) Kâinatta bir sürü güzellikler var. (şelale, çiçek vb.) Bunlar zahiren güzeldir. Bir kısmında da zahiren çirkinlikler ve intizamsızlıklar vardır. Fakat o zahiri çirkinliklerin arkasında birçok güzellikler, faydalar vardır. Bu da netice itibarıyla güzeldir. Biz sadece kendi açımızdan baktığımız için direkt çirkin diyebiliyoruz. Hâlbuki perde arkasında durum farklı. Örneğin:
∙ Fırtınaların olması birçok şeyi yıkar ve zarar verir, bu yüzden kötü gibi gözükebilir. Hâlbuki fırtınalar ağaçlardaki tohumların savrulup etrafa yayılmasını sağlar böylelikle bir bitki çeşidi pek çok yerde yetişebilir. Biz bu yüzden fırtınaya kötü diyemeyiz.
∙ Tohum önce toprak altına atılır. Toprak altında çürür, kokuşur ve ölür. Ölüm zahiren kötü bir şeydir hâlbuki ölümünün ardından tohum sümbüllenir ve dirilir. Bu yüzden tohumun ölmesine kötü diyemeyiz.
∙ Yağmur saçımızı bozdu diye kötü bir şey diyemeyiz. Yağmurun ekosisteme birçok faydası vardır.
Aynen öyle de engelli ve 2 başlı çocukların doğması zahiren çirkin ve müşevveştir, hâlbuki perde arkasında birçok hikmetleri ve faydaları vardır. Şimdi hikmetlerine bakalım. “Her şey zıddıyla bilinir.” diyor Bediüzzaman. Zıtlıklar olmazsa bir şeyin kıymeti, derecesi anlaşılmaz.
Mesela seralarda bitkiler ve diğer eşyalar düzenli bir şekilde sıralanmıştır. Ama bazı yerlere şekilsiz, büyük taşlar konulur sebebi ise düzenliliği belli etmek içindir. Düzenliliğin belli olması için araya düzensiz şeyler konulabilir. Karanlık, ışığın olmadığı duruma denir. Işık olmazsa karanlık da olmaz. Sıcağın derecesinin olması soğuktan kaynaklanır. Soğuk olmazsa sıcak da olmaz. Herkes güzel olsa güzelliğin anlamı olmaz, kıymetini bilmeyiz. Güzelin güzelliğini arttıran çirkinin çirkinliğidir.
Aynen öyle de engelli çocukların doğması kâinattaki intizam ve güzelliğin ortaya çıkmasını sağlar. Böylelikle bizim kıymetimiz ortaya çıkar, değer kazanırız. Bir damla sudan, canlı ve hayat sahibi bir insan ortaya çıkıyor. Ve o damlada 80 yıllık hayat programı barındırılıyor. Bu hayret-engiz bir olaydır. Ama bu olay bize ülfet olmuş, sıradanlaşmış. Allah aynı sudan engelli bir insanı çıkararak bu olayların sebeplere bağlı olmadığını gösteriyor, ülfet perdemizi yırtıyor, gafletten uyandırıyor. Ayrıca “Beni de öyle yaratabilirdi.” deyip ona şükretmemizi sağlıyor.
Ayrıca bebeğin engelli doğması bebek açısından da faydalıdır. Büyüdüğü zaman -engelli olduğu için- günahlara rahat rahat giremez. Bu dünyada acısı büyük olduğu için ahirette de mükafatı büyük olacak. Her insan en fazla 100 sene burada kalıyor sonra ahirete gidiyor. O zaman sonsuz hayatta ona fayda sağlayacak bir şeye zahiren bakıp çirkin diyebilir miyiz?
Şöyle düşünün; ben size tokat attım, hemen ardından bir Ferrari ve sınırsız para kartı verdim. İtiraz etmezsin. Aradan 40 yıl geçti ve hâlâ paran var, çok mutlusun. Aklına yediğin tokat gelince üzülmezsin hatta “Ne güzel tokattı be.” dersin. Aynen öyle de o bebeğin bu dünyada çektiği sıkıntılar ahirette aklına gelince “Ne güzel sıkıntılarmış be.” diyecek. Bu yüzden engelli çocukların doğması çirkinliği ve intizamsızlığı göstermez. Yapmamız gereken şey iman gözlüğü ile olayların perde arkasına bakmak. O zaman her olayın arkasında binlerce hikmetin yattığını göreceksiniz.
Demek ki bu sorunun bizi vesveseye düşürmesi olaylara iman gözlüğü bakmamamızdan, sadece zahire bakıp bencilce hüküm vermemizden kaynaklanıyor. Sadece akıl fenerine güvenirsek karanlıkta yalnız kalırız. Ama Kur’an’ın nuru altına girersek her olay aydınlığa kavuşur. Biz bir yönden bakıyorsak Allah bin yönden bakıyor. Unutma, seni senden daha iyi tanıyan bir Rabbin var. Bundan sonra ilk bakışta kötü gibi gözüken şeylerden dolayı vesveseye düşmene gerek yok. Vardır bir hikmeti, vardır bir tevili de geç…
Olur ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız, hâlbuki hakkınızda o bir hayırdır. Ve olur ki bir şeyi seversiniz, hâlbuki hakkınızda o bir şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara, 2/216).
Kaynaklar:
(1)Secde Suresi/7.Ayet
(2)Risale-i Nur (18.Söz, 2.Nokta)
Yorumlar (0)