Nur talebesi olmak kolay değil kardeşim…
Nura talebe olmak…
“Vazgeçmek” benim için anahtar kelime; Kur’an’a hizmet eden fedakârı tarif ederken kullandığım. Şahsi beklentilerinden vazgeçen bir fedakâr, benlik kaprislerinden, izzet-i nefis mevzuundan ve haysiyetinden, kibir kokan şirk-i hâfi yani gizli şirk diye Üstad’ın ifade ettiği riyadan, şan şeref ve hubbu dünyadan vazgeçmiştir.
Açık ifade edeceğim, Nur Talebesi olmak ve Nur Tabelası olmak arasında fevkalade bir fark var: “uygulamak!”
Risale-i Nur 50’ye yakın dile çevrilmiş, milyonlarca insanın baş tacı olmuş ve âlem-i İslam’da kendini ispat etmiş muhteşem bir eser; evet. Ve yine evet ki, Risale-i Nur’u okumadan hep bir şeyler eksik kalıyor. Fakat şu da bir gerçek ki okuduğunla amel etmek müminin şe’ni mümin olmanın gereği olmasına rağmen bugün onlarca örneğini gördüğümüz “eksik okuma” bizi rahmetten ve bereketten uzaklaştırıyor.
Neyi mi anlatmaya çalışıyorum? İttihad-ı İslam’a bilmeyerek engel olan, ümmetin uhuvvetini bozup münafıkların ekmeğine ballı kaymak süren Müslüman ve hatta Nur Tabelası arkadaşlardan bahsediyorum.
Bağışlayın bu konuya dikkat çekmek için üslubumun çizgilerini zorluyorum fakat birilerinin gördüğü hakkı söylemesi lazım. Tenkit; kıskanma, ihlas kırma; başka cemaati beğenmeme, çekememe; eleştirme; ötekileştirme; “hak sadece benim mesleğim” deme; faziletfuruşluk… Saymaya devam edeyim mi?
Düşünün, savaştasınız, düşmanla cihad esnasında bir de baktınız ki düşmana ateş etmesi gereken bir batarya döndü güllelerini diğer arkadaşlarına savurmaya başladı! Ordunuzun tanklarından biri aynı ordunun diğer tanklarına ateş etmeye başladı! Ne düşünürsünüz soruyorum? Dışarıda öyle dehşetli bir dinsizlik zehri dağıtılıyor ki mücadele etmek için tam da sayımız az diye semaya açarken ellerimizi bir de bakıyoruz ki zaten az olan ordunun bir ferdi diğeriyle boğuşmaya başladı!
Hani Uhuvvet Risalesi? 22.Mektup 20. ve 21.Lem’alar? Acaba diyorum, buraları görmeden mi okuma yapılıyor? “Birbiriyle uğraşanlar müspet hareket edemezler.” düsturu nerede? Yaşamayacaksak neden okuyoruz? Bu kadar bizi birleştiren vahdet yönlerimiz varken nedir bu ayrılık? Vallahi İttihad-ı İslam önündeki tek engel, bu kalplerinizdeki engel.. Birbirinizi Allah için sevemiyorsunuz! Öyle mi? Bu hadis kalpleri titretmeli “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız.”
Bediüzzaman dindar İsevilerle dahi medar-ı niza konuları bırakıp ittifak etmek lazım diyerek size sesleniyor: “Ey ehl-i hak! Ey hakperest ehl-i şeriat ve ehl-i hakikat ve ehl-i tarikat! Bu müthiş maraz-ı ihtilafa karşı birbirinizin kusurunu görmeyerek, yekdiğerinizin ayıbına karşı gözünüzü yumunuz.”
Yorumlar (0)