“Aziz, sıddık kardeşlerim, bu Medrese-i Yusufiye’de ders arkadaşlarım!

Bu gelen gece olan Leyle-i Berat, bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin programı nev’inden olması cihetiyle Leyle-i Kadr’in kudsiyetindedir. Herbir hasenenin Leyle-i Kadir’de otuzbin olduğu gibi, bu Leyle-i Berat’ta herbir amel-i sâlihin ve herbir harf-i Kur’anın sevabı yirmibine çıkar. Sair vakitte on ise, şuhur-u selâsede yüze ve bine çıkar. Ve bu kudsî leyali-i meşhurede onbinler, yirmibin veya otuzbinlere çıkar. Bu geceler, elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için elden geldiği kadar Kur’anla ve istiğfar ve salavatla meşgul olmak büyük bir kârdır.” (1)
Berat kandilinizi Bediüzzaman hazretlerinin bu mektubuyla tebrik ediyorum. Bizlere tekrardan bugünü gösteren Rabbimiz’e sonsuz şükürler olsun. Gelin bu mektubu birlikte inceleyelim…

Bediüzzaman’ın Berat gecesi hakkında söyledikleri

1. Bu gece tüm bir sene içinde bir çekirdek hükmünde,
2. Kadir gecesinin kudsiyetinde,
3. Kadir gecesinde her bir sevabın karşılığı otuz bin,
4. Berat gecesinde ise her bir sevabın ve Kur’an harfinin karşılığı yirmi bine çıkıyor.
5. Normal vakitlerde her bir sevabın karşılığı on, üç aylarda ise yüze ve bine çıkar.
6. Ve böyle meşhur gecelerde on binler, yirmi bin veya otuz binlere çıkar.
7. Böyle gecelerde elli senelik bir ibadeti elde edebiliriz.
8. Bu yüzden elimizden geldiğince Kur’an, istiğfar ve salavat ile meşgul olursak büyük bir kâr elde ederiz inşâAllah.

Daha büyük bir kısmımız elli yaşını görmemişken bir gecede elli sene ibadet yapmışçasına bir kazanç elde etmek ne kadar güzel bir şey. Rabbimiz adeta cehenneme girmemizi istemiyor. Zarardaysak bile bize önce üç ayları, içinde de mübarek geceleri veriyor… Ki bu aylardan sonuncusu: RAMAZAN AYI! Bin aydan daha hayırlı… Az bir ibadetle zararımızı kâra çıkarıyor ve önümüze “CENNET”i seriyor. Biz bu fırsatları kaçırırsak bize ne derler? Sen olsan ne derdin?

Allah’ın rızasını gözeterek hem Berat gecesini hem de Kadir gecesini en güzel şekilde geçirmek cümlemize nasip olsun… Daha dün üç aylar girmişken şimdi yarısına geldik bile. İçimizden bir muhasebe yapalım: Allah için ne yaptım? Ne yapabilirdim? Ne yapacağım?

Berat gecesi hakkında Efendimiz (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:

“Şâban’ın 15. gecesi geldiğinde geceyi uyanık ibadetle, gündüzü de oruçlu olarak geçirin. O gece güneş battıktan sonra Allah rahmetiyle dünya semasına tecelli eder ve şöyle seslenir:

‘İstiğfar eden yok mu, affedeyim ve bağışlayayım. Rızık isteyen yok mu, hemen rızık vereyim. ‘Başına bir musibet gelen yok mu, hemen sağlık ve afiyet vereyim.’

Böylece tan yerinin ağarmasına kadar bu şekilde devam eder.” (2)

Bir başka hadis:

“Muhakkak ki, Allah Teâlâ Şâban’ın on beşinci gecesinde dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve Benî Kelb Kabilesi’nin koyunlarının kılları sayısınca insanları mağfiret eder.” (3)

Efendimiz’in (S.A.V.) bu gece yaptığı bir dua

“Allah’ım, azabından affına, gazabından rızana sığınırım. Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen kendini sena ettiğin gibi yücesin.” (4)

Ve yazımı bazı İslam âlimlerinin bu gece yaptıkları bir dua ile sonlandırıyorum:

“Allah’ım, şayet ismimi saîdler defterine yazdıysan, orada sabit kıl. Şayet ismimi şakiler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü Sen buyurdun ki, ‘Allah dilediğini siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i Mahfuz Onun katındadır.” (5)

Dua ile….

(1) Şualar, sayfa: 505
(2) İbni Mâce, İkame, 191
(3) Tirmizî, Savm:39
(4) et-Tergib ve’t-Terhîb, II/119, 120
(5) Ra’d Suresi, 39; Mecmuatü’l-Ahzab, I/597