1. Bölüm için: Tıklayın
2. Bölüm için: Tıklayın
11- Bazen uyuyan biri duyduğu sesleri yorumlayıp rüyasında abartılı bir vaziyette görebilir, çok basit bir sesi rüya aleminde yorumlayıp eyvah savaş çıktı top patladı der… Yanındaki uyanıklar ona gülerler. Ey gaflet ve felsefe uykusunda ki benlik enaniyet hissiyatına kapılmış, herşeyi en iyi ben bilirim diyen adam! O Zât’ın söylediklerini sen kendi rüyanda inkâr değil, tâbir et.
12- O Zât Peygamberlik, iman ve tevhid dürbünüyle bakıyor, ahiret ve Cenab-ı Hakkın uluhiyetine göre görür ve söyler. Felsefe ise fani olan hiçlik karanlığına yani sebeplere, kesrete ve tabiata baktığı için ikisi birbirinden çok uzaktır. Felsefe gözlüğüyle hadislere bakanlar hakiki manayı göremediklerinden inkâra gidiyorlar. Yani ehli dinin en küçük bir hakikati bile ehli felsefenin en büyük bir maksadı içinde kaybolup gidiyor. İşte diğer meseleleri buna kıyas et ve anla ki: Felsefenin ruhsuz, sönük hakikatleri; Kur’anın parlak, ruhlu hakikatleriyle müsademe edemez. Nokta-i nazar ayrı ayrı olduğu için, ayrı ayrı görünür.
İnkarların Ardında Yatan Gizli Planlar;
24.Sözün 3. Dalındaki On iki Asıl’ı anladığımız kadarıyla şerh ettik. Son olarak bunları bilmesine rağmen inkârda ısrarcı bir kısmının asıl amaç ve gayesi apaçık gözler önünde; “İşte bakın hadislerin çoğunda arızalar var, haydi bırakın şu hadisleri Kur’an bize yeter ((“Biz Kur’an ı Peygamberin hadislerinden daha iyi yorumlarız” Zihniyeti Bu!)) sadece Kur’an a bakalım Peygamberin Kur’an hakkındaki hadisleri ve yorumları aradan çıksın bir milyondan fazla hadis ezberinde olan alimlerin değeride hiçe insin böylece İmam Hanefiler, İmam Şafiler de çekilsin aradan sonra Kur’anın her ayeti için her kafadan bir ses çıkıp anlaşılmaz bir hal alsın ve Binlerce “Bence Dini” ortaya çıksın sonra ben çıkayım ve Kur’an bize yeter deyip herkese Kur’an anlatmaya başlıyayım ((Hem madem Kur’an yeter diyorsun davanda samimiysen sende çekil aradan Kur’an halka kalsın Ama Yok! Bunu diyenlerin Kur’an tefsirleri bile var)) sonunda da islamiyet paramparça olsun…” İsterler..
Ali İmran suresi 31. Ayet; ”(Resûlüm!) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. …” Peygamberimize (s.a.v) ”uymak, ittiba etmek” onun Hadis-i Şeriflerini bakarak olur değil mi? 40 küsür ayette O’na ittiba yani hadislerine bakmak emrediliyorsa hadislerin bütün bütün değiştiğini söyleyip sadece Kur’an a bakmalıyız diyen kişi ittiba ayetlerine yani doğrudan Kur’an a İFTİRA atmış oluyor…
Ayrıca Peygamberimize itaat ile ilgili diğer surelerdeki ayetler: Ali İmran 32./50.-51./132. ayetler, Nisa 13./59./69./80. ayetler, Maide 92. ayet, Enfal 1./20.-21./45.-46. ayetler, Tevbe 71. ayet, Nur 52./54./56. ayetler ve dahası…
Evet ümmetin başına oynanan büyük oyunlardan bir kaçıda bunlar ama Allah Nurunu tamamlayacaktır. Bundan yaklaşık 90 yıl evvel türkiye gazetelerinde ingiliz komite başkanının bir haberi çıktı, elinde Kur’an-ı Kerimi tutup “Bu Kur’an ı müslümanların elinden almadıkça onlara hükmedemeyiz. Ya bunu ellerinden almalıyız veya onları Kur’an dan soğutmalıyız.” diyor ve bu planlarını içimizden biri gibi görünüp uygulamaya başlıyorlar. Şimdi ise 90 yıllık planlarının son dönemlerini yaşıyorlar inşallah. Bu haberi duyan Bediüzzaman diyor ki; “Kur’an ın sönmez ve söndürülemez bir nur olduğunu bütün dünyaya göstereceğim.” bizde tasdikle diyoruz ve demeliyiz.
Hem son olarak (Kafirler için Aldananlar değil) Cenab-ı Hak Tevbe suresi 32. Ayette diyor ki;
“Allah’ın nûrunu ağızlarıyla (güyâ) söndürmek istiyorlar; hâlbuki kâfirler hoşlanmasa da Allah nûrunu mutlaka tamamlayacaktır.”
Yorumlar (0)