“Hayal gücünü zenginleştirmek” adına hikâyelerde veya çocukluğumuzdan beri bize anlatılan şeytanın ne kadar şeytan olduğunu keşfe başlayalım ki onu daha iyi tanıyalım. Ee ne demişler “dostunu yakın tut düşmanını daha da yakın.” Bakalım bizim ezelden ebede kadar düşmanımız olan şeytan nasılmış? Düşmanı olanlar için güzel bir atasözü. Bizim düşmanımızın da kirli oyunlarını, verdiği vesveseleri, döndürdüğü dolapları bilebilmek için ona yakın olmak şarttır. Racon böyle gerektirir.😎 Yakın olmak derken de onun yaptığı şeyleri, sevmediği fiilleri ve onu kahredecek olan amelleri bilmekten bahsediyorum.😊

Bakalım bu iblis nasıl yaratılmış.

 

📌Biri varmış Cenneti Âlâ’da Allah’tan en çok korkan ve O’na itaatte ibadette en önde bulunan cin toplumunun öncülerinden birisi. Allah onu, kendisine olan bu itaati ve ibadeti sebebiyle manevi derecesini ve makamını yükseltti ve hiç isyan etmeyen nefisleri olmayan meleklerin hocası boyutuna çıkardı. O kimse artık nefsi olmayan meleklerle beraber durmadan Allah’ı zikreden nefis sahibi bir melekti. İsmini de Azazil koymuşlardı… Yani Allah’ın şereflisi, değerlisi manasındaydı. Bu durum, Âdem aleyhisselam yaratılıncaya kadar böyle devam etmiştir.

Cenabı Hak Âdem aleyhisselamı yaratacağı vakit bütün meleklere, cinlere yani Cennet halkına içinizden biri Cennet’ten kovulacaktır diye haber etmiş.

Bütün melekler, meleklerin hocası makamına çıkan Azazil’in yanına gidip dua istemiş. (Câmi’ul Ahkâm)

O ise herkese dua etmiş. Fakat kendisi ilminin fazla, amelinin çok olması ile gurura kapılmış da bi’ kendine etmemiş.

Azazil, Cennet bekçilerindendi, dünya semasının işlerini idare ediyordu.(Beyheki)

Bu yüzden de Âdem aleyhisselamın da kendisine bağlı olacağını sanan Azazil, daha sonra meleklerle beraber Âdem’e secdeye çağrılacağını anlayınca; içinde biriktirdiği kibrini açığa vurmuş, Allah’ın kendisine verdiği yükselme nimetinin şımarıklığı gün geçtikçe kendisini diğer meleklerden dahi üstün görmeye başlamıştır. Allahü teala, Azazil’in de bulunduğu melekler topluluğuna Âdem aleyhisselama secde emri vermişti. Aslında o anda istenilen secde, Âdem aleyhisselama ibadet olsun diye değil, onun üstünlüğünü kabul ettiklerini açıklamak üzere Allah’ın emrine yapılan bir secdedir. Yani gerçek secde edilecek (mabud) Allah’tır. Aynı bizim Kâbe’ye Allah için secde etmemiz gibi. Aslında Kâbe’ye secde etmiyoruz. Azazil ise, bu emri yanlış kabul ederek, Allah’ın emrini uygun görmeyip, (Ben ateşten o ise topraktan yaratıldı. Ateşten yaratılan bir varlığın, topraktan yaratılan bir varlığa secde etmesi yanlıştır.) diyerek secde etmeyip bu saklı kibrini ortaya çıkarmıştır. Böylece kendisinin insandan daha üstün bir yaratık olduğunu öne sürdü. Bu itaatsizliği yüzünden Allah’ın huzurundan kovuldu. Artık Azazil -İblis- sıfatına layıktı.

Huzurullahtan ayrılmadan önce, insanları da kendisi gibi yolunu şaşırtmak için süre istedi. Allah da İblis’e kıyamet gününe kadar süre tanıdı. Böylece İblis’in insana karşı verdiği savaş başladı. Sonra şöyle dedi:

“Muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın.”

 

(Allah) Dedi: “Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak çık. Ant olsun, onlardan kim seni izlerse, Cehennem’i sizlerle dolduracağım.” (Araf Suresi, 17-18)

 

Allah (c.c.), Hz. Âdem ve hanımı Hz. Havva’yı Cennet’te yarattıktan sonra onları imtihan etmek, kendileri ve çocukları hakkındaki ilâhî hükmü yerine getirmek için, bir ağacın meyvesi hariç diğer bütün meyvelerden istedikleri gibi yemelerine müsaade etti. Fakat şeytan tabii ki orada şeytanlığını yapacaktı.

O yasak meyveden asla Hz. Âdem ile Hz. Havva’nın yemeyeceğini bildiği için Cennet’e girip onları vesvese ile kandıracaktı. Fakat kovulduğu için girmek istediğinde muhafızlar onu Cennet’e sokmadılar.💪

 

Bunun üzerine İblis, Âdem (a.s.) ve Havva validemiz ile konuşabilmek için kendisini Cennet’e kadar götürüp içerisine koymaları hususunda bütün yaratılan hayvanların yanlarına geldi ve onları kandırmaya çalıştı. Ama bütün hayvanlar onun bu teklifine karşı çıktılar. İşte bunun üzerine o, yılanın yanına geldi ona:

– Eğer beni Cennet’e sokarsan, seni koruma altına alır, zararlı her şeyden korurum, dedi.

 

İblis’in bu sözleri üzerine yılan onu azı dişlerinin arasına alarak Cennete soktu. Yılan, o zamana kadar, Allah’ın yarattığı en güzel hayvanlardan biriydi, dört ayaklıydı. Ve Buht devesine benziyordu… Ayrıca deri hâlinde değil tüylüydü. İşte bu hadiseden sonra Allah onu tüysüz, çıplak ve karnı üzerinde sürünen bir hayvan hâline getirdi. Artık Cennet’e de girdiğine göre, şeytanın yaptıkları Kur’an’da şöyle geçiyor:

 

📎“Nihayet şeytan ona vesvese verip şöyle dedi: ‘Ey Âdem! Sana ebedîlik ağacını ve yok olmayan bir saltanatı göstereyim mi?’

Bunun üzerine onlar (Âdem ve eşi Havva) o ağacın meyvesinden yediler. Bu sebeple ayıp yerleri kendilerine göründü ve Cennet yaprağından üzerlerine örtmeye başladılar. Âdem, Rabbine isyan etti ve yolunu şaşırdı.

 

Sonra Rabbi onu seçti, tövbesini kabul etti ve ona doğru yolu gösterdi.” (Taha 120-122)

📌Evet Hz. Âdem ve Hz. Havva’yı kandırdı, amacına tabii ki ulaşamamıştı yaptığı şer, işte insanlığın dünyaya gelmesine vesile olmuştu.

Ta o zamandan bu zamana kadar ettiği yemin üzerine hâlâ daha insanoğlunun yolunu şaşırtmak üzere son gaz devam eden bi şeytanla her an dip dibeyiz.

 

Bu yazıyı okuyan kardeşim her ne kadar mübarek olursanız olun, sonsuz bir Cehennem’de yer almanızı isteyen, bütün varlığını buna adamış olan, gittiği bataklığa genç-yaşlı, zengin-fakir, âlim-cahil, âbid-âmil demeden sürükleyen son derece tehlikeli bir düşmanınız var = Şeytan. 👹

 

Bu efsanedeki ejderha gibi geçmişte yaşanmış bitmiş değil gerçeğin ta kendisi. İnsanlık tarihinin her aşamasında var oldu. Geçmiş peygamberler zamanında dahi yaşamış olan bu şeytan o zamanlarda insan kılığına girip insanları bu şekil de yoldan çıkarırmış, günümüzde ise hiç kılık değiştirmemiş. Nitekim gerek de yok şeytanlaşmış insanlar onun görevini yerine getiriyor. 😕 Yaşamış ve ölmüş milyarlarca insanı ateşin içine çekmiş ve hâlen çekmekte.

 

📌Tek amacı insanları Allah’ın dininden ve Kuran’dan uzak tutmak, ibadetleri engellemek, bunun sonucunda Cehennem’e gitmelerini sağlamak. Hatta doğruluk altında, Allah’ın adını kullanarak insanları gerçek dinden uzaklaştırıp saptırıyor. Bu da insanları kendisiyle beraber Cehennem çukuruna sürüklüyor. Hangi vesileyle olursa olsun, onu takip edenlerin sonu hep aynı.

 

Ona yazılmıştır: “Kim onu veli edinirse, şüphesiz o (şeytan) onu şaşırtıp-saptırır ve onu çılgın ateşin azabına yöneltir.” (Hac Suresi, 4)

 

📌 Peygamberimiz ile ashap toplanmışlar ashaptan birinin evinde cemaat olmuşlar. Sohbete dalmışken dışarıdan bir ses gelmiş:

-Ev sahibi içerdekiler eve girmem için bana izin verir misiniz?

Bunun üzerine herkes Rasulullah (s.a.v) Efendimizin yüzüne bakmaya başlamış. Orada her zaman büyük oydu izin ondan çıkacaktı.

Peygamberimiz gelenin kim olduğunu biliyordu. Ashabına şöyle söyledi:

– O laîn iblistir Allah’ın laneti onun üzerine olsun. Hz. Ömer bunu duyunca: “Ya Rasulullah bana izin veriniz onu öldüreyim.” dedi. Rasulullah buna izin vermedi ve kapıyı açın gelsin buyurdu.

Kapıyı açtılar, içeri girdi onlara görünen şekil şuydu: Bir ihtiyar; şaşı, aynı zamanda çenesinde altı veya yedi kadar kıl sallanıyor, gözleri yukarı doğru açılmış, kafası büyük bir fil kafası gibi dudakları da bir manda dudağına benziyordu. Selam verip içeri girdi o buraya mecburiyetten geldiğini Allah’ın emir verdiğini Rasulullah neyi sorarsa onu doğru söyleyeceğini söyledi.

Peygamberimiz sorular sormaya başladı: “Ümmetimden biri namaz kılınca senin hâlin nedir?”

─ Ya Muhammed, o namaza durmasın diye: “Henüz vakti var. Sen de meşgulsün. Hele şimdilik işine bak. Sonra kılarsın.” derim. 😤 Bu vesveseler ile kandıramazsam “Sağa bak, sola bak.” derim. O da bakar… O ki böyle yaparsa yüzünü okşar alnından öperim.

Bundan da kandıramazsam ona çabuk çabuk kılmasını emrederim. O da başlar namazını çabuk çabuk kılmaya. Tıpkı horozun, gagası ile yerden bir şeyler topladığı gibi. 😱 Bunda da mağlup olursam, bu sefer ona tekrar giderim. Namaz içinde iken burnuna üflerim. Ben üfleyince, o esnemeye başlar. Şayet o, bu esneme esnasında elini ağzına kapamazsa onun içine küçük bir şeytan girer, dünya hırsını ve dünyevi bağlarını çoğaltır. 😨

Bunun ile de başaramazsam namazın sonunda bitirir bitirmez tesbih çekmeden, dua etmeden boynuna hançer takıp hızlıca namaz kıldığı mekândan kaldırtırım. 😟

Eğer ihlas ile o namazı bitirirse beni bir sıtma tutar titrerim çünkü kul Allah için secde edince bir derece yükselir.

 

📌İhlas ile amel önemli olan. Çünkü sadece amel olmuyor. Zamanın birinde Bersisa isminde ibadeti ile ün salmış çok meşhur bir adam varmış gece gündüz hiç durmadan Allah’a ibadet edermiş. Bir evde ona tâbi olanlar ile birlikte durmadan Allah’a ibadet ederlermiş. Şeytan tabii ki de boş durmaz bu kadar çok ibadet eden olunca o da hain planlarını bir bir işleme koymaya başlamış. 😮

Hemen yaşlı bir ihtiyar kılığına girmiş. Bersisa’nın ibadethanesinin kapısını çalmış. Ben de size tabi olmak istiyorum demiş. Bersisa da kabul etmiş. Beraber ibadet eder olmuşlar. Bersisa bir bakmış kendisi ve ona tâbi olanlar yemek molası veriyor ama o yaşlı adam hiç mola vermeden durmadan ibadet ediyor. Bersisa dayanamaz ve durmadan ibadet eden ihtiyara bunun sırrını sorar. (Şeytanın planı gayet iyi işliyor.👹) O da der ki benim bu şekilde yemek dahi yemeden ibadet etmemin sebebi zamanında işlemiş olduğum çok büyük günahtan dolayı Allah’a yalvardım, çok pişman oldum ve sonunda Allah beni bu makama ulaştırdı.

Bersisa da ilmi yok tabi sadece ameli var. Hiçbir bilgisi olmayınca ihtiyarın bu dediklerine inanıyor.

İhtiyar ona adam öldür, zina et diyor. Fakat Bersisa yaptığı günahın insanlara zarar vermesini istemediği için bunları kabul etmiyor. İhtiyar o zaman içki iç deyince, Bersisa’ya bu fikir kimseye zarar vermeyeceği için kabul ediyor. 🙅

O zamanlarda içkiler gizli yerlerde satılırmış. O mekâna gidiyor.

Gönül rahatlığı ile içiyor. İçkinin verdiği sarhoşluk etkisi ile oradaki bir kadın ile zina ediyor. Bunu öğrenen olursa cezalandırılırım diye düşünüp, kadını oracıkta öldürüyor. Kadının akrabaları kısas diye hemen Bersisa’yı yakalattırıp, idam ettirmek istiyorlar. Tam idam anında Bersisa’nın gözüne ihtiyar gözüküyor, beni bu hâle getiren sensin beni bu halden kurtar. Ben senin bütün istediklerini yaptım diyor. Şeytan son hamlesini daha yapıyor. Eğer bana secde edersen seni buradan kurtarırım. Bersisa boynumda ip var nasıl secde edebilirim deyince, şeytan gözlerini kırpman yeterli diyor. O anda Bersisa’nın ayağının altındaki sandalye çekiliyor ve Bersisa içki içmiş, zina etmiş, adam öldürmüş ve en önemlisi şeytana secde etmiş olduğu için imansız ahirete gidiyor. Yaptığı bütün ameller boşa gitmiş oluyordu.

Allah (c.c) ayetlerinde şöyle buyuruyor:

 

“Şeytan size düşmandır, siz de onu düşman tutun.” (Fâtır Suresi, 6)

 

Yani Allah’ın emirlerini yerine getirerek şeytana karşı çıkın, yoksa Allah’ın emirlerine karşı gelirseniz ona uymuş olursunuz. Her an samimiyetle ondan sakının.

 

📌Yaptığımız her işte bilinçli olmamız lazım. Çünkü o içlerimize çirkin davranışları gözümüzde süslemesi her zaman mümkündür. Ona karşı koyarken Allah’tan yardım istemeliyiz. Tek başımıza yeterli olmadığımız için bi’ euzü besmele çekmek bile onu yanımızdan defetmeye sebep.

(Taşlanan ve -Allah’ın huzurundan- kovulan şeytandan Allah’a sığınırım, Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla!)

Abdullah îbni Mes’ud (R.A.) der ki: “Bir gün Peygamberimiz bize bir çizgi çizdi ve işte bu, Allah’ın yoludur.” dedi. Sonra onun sağından ve solundan birkaç çizgi daha çizdi ve şöyle dedi: “Bunların her biri de birer yan yoldur, her birinin üzerinde bu yan yollara sapmaya çağıran birer şeytan vardır.”

📎Üstad Bediüzzaman’ın da dediği gibi:

“Netice-i Kelâm: Sen eğer nefis ve şeytanı dinlersen, esfel-i sâfilîne düşersin. Eğer hak ve Kur’ân’ı dinlersen, âlâ-yı illiyyîne çıkar, kâinatın bir güzel takvimi olursun.”

Bundan sonra tabii ki de şeytanınız bol olsun demeyeceğim. Hepimiz şeytanın bacağını kırıp,

Peygamberimiz (s.a.v.)’in şeytanın vesvesesine karşı “Rabbim! Şeytanın kışkırtmalarından ve onların benim yanımda bulunmalarından sana sığınırım.” diye ettiği duadan etmeniz temennisiyle. 😇