Bir iftar programıydı. Ünlü tiyatrocu, mesleğine ilk başladığı yıllarda bir şeyin dikkatini çektiğini söyledi. Bu şey, kadın tiyatrocunun azlığıydı. 👀 Belli ki şu soru takılmıştı zihnine: “Dinen kadınlar tiyatro yapamaz mıydı yani?” 😮
Bu sorunun cevabını gerçekten bulmamız için önce kavramamız gereken bir gerçek var. 🔍
🔎 Rabbimizin ilk emri olan “Oku!”ya itaatle kâinat kitabına gözlerimi çevirdiğimde benim önce gözüme çarpan şey, mükemmel bir sanattır. Her baharda ziynetli çiçeklerin renkleri ve zeytin ağacının yaprakları arasından süzülen gün ışığından tutun da bir kuş uçmaya yeltenirse gözümün önünde nazarım değecek de kuşcağız binanın birine gömülecek diye korkarım. 😨 Biz hanımların vazgeçilmezidir hayatında güzellik. Her şeyde güzelliği ararız, bulursak da gönlümüzü kaptırıveririz. Bu yüzden doğanın yüzündeki mükemmel nakışları seyrederken Rabbimden daha mükemmel bir sanatçının hiç olmadığını fark ederim. Öyle tabi ya, her sanatın ve sanatkârın yaratıcısıdır Allah! Elbette en mükemmel sanatkâr da O’dur. Es-Sâni esmasıyla tanıtırken kendini bir gerçeği daha anlatır bizlere, dikkatlice oku, anladığın kadarı yeter. 👓
“Hem madem o Hâkim, bütün yaptığı icraat-ı hakîmâne şehadetiyle, hem gösterdiği âsâr-ı haşmetle, bir Sultan-ı Zülcelâldir. Hem gösterdiği ihsânât ile, gayet Rahîm bir Rabdir. Hem izhar ettiği güzel san’atlarıyla, san’atperver ve san’atını çok sever bir Sânidir. Hem gösterdiği tezyinat ve merak-âver san’atlarıyla zîşuurların nazar-ı istihsanını âsârına celb etmek isteyen bir Hâlık-ı Hakîmdir. Hem hilkat-i âlemde gösterdiği muhayyirü’l-ukul tezyinatın ne demek olduğunu ve mahlûkat nereden gelip nereye gideceğini, rububiyetinin hikmetiyle zîşuura bildirmek istediği anlaşılıyor. Elbette bu Hâkim-i Hakîm ve Sâni-i Alîm, rububiyetini göstermek ister. Hem madem bu kadar gösterdiği âsâr-ı lütuf ve merhamet ve garaib-i san’at ile zîşuura kendini tanıttırmak ve sevdirmek ister.”(1)
Kendini tanıtmak ve sevdirmek isteyen, akılları hayrette bırakan süslü sanatlarıyla bunu ilan eden yüce Sanatkâr’ın katında hak din İslam iken; elbette dünyada gelmiş geçmiş bütün dinlerden, ideolojilerden, akımlardan vs. sanatı ve sanatkârı yüceltip değerli ilan eden ve savunan İslam olacaktır.
Bu gerçeği beynimize kazıyıp asıl sorumuza dönelim. Doğrusunu söylemek gerekirse, 👀 şimdi, 💦 hemen cümleye böyle başladım diye ön yargı yapıp kapıları kapatma hıı, oku hele. Doğrusunu söylemek gerekirse; 👀 tiyatro, kendini teşhir etmeni ister. Bu ise kadınların yükümlü olduğu tesettürle pek uyuşmuyor (yazı konusu itibariyle erkeklerin yükümlü olduğu tesettüre girmeyeceğim, elbette onların da uyması gereken tesettür emri var.) Peki bu kadınların tiyatro yapamayacağı anlamına mı geliyor? Hayır! Evet doğru okudun: Hayır, yapabilir. Amaaa ☝ helal dairede. “Zira helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye ⚠hiç⚠ lüzum yoktur.”(2) Hanımlar arasında düzenlenen eğlenceli etkinliklerden biri neden tiyatro olmasın? Aile arasında da çok güzel zamanlar olabilir. Tamam biliyorum Romeosuz Juliet mi olacağım diye soruyorsun. Şunu bil ki bu yazıyı sanat cahili, sahne ışıkları ve alkışları yoksunu hayat sahibi biri olarak yazmıyorum. Lakin “Lüzumsuz, geçici, günahlı zevklerin akıbeti elemler, teessüfler olmasından istemiyorum.” (3) Eğer bilirsen, bir hanımın en lezzetli ve en muhteşem hissi tertemiz, dokunulmamış oluşudur. Rabbimizin Cennet kadınlarından bahsettiği şekilde
“Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.” (Vâkı’a Suresi, 22-23)
Tesettür, incinin istiridyesidir. Dokunamazlar inciye çakıl taşları gibi ve alamazlar ayaklar altına. Rabbimizin söylediği gibi, saklı incilerdir hanımlar. Saklı kalmaktır yaratılıştan ihtiyaçları. En büyük ihtiyacıdır dokunulmazlık, bu yüzden en lezzetli duygusudur dokunulmamışlık. Ne bir rüzgâr ne bir göz dokunamaz Hak Teâlâ’dan izinsiz. Evet sen bir sanatçısın ama aynı zamanda ahirete yolcususun. Neden kendini Romeo’yla kısıtlıyorsun? Mükemmel zekânın istediğinde nelere nasıl çalıştığını biliyorsun, hem sanat zevkini yaşamak hem ahiretini korumak zor değil asla sana. Sen Romeo’nun değilsin, kendi oyununun kurallarını kendin yaz! Sen Rabbinin saklı inci ilan ettiğisin. Unutma şunu: “Helal dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.”
Esselâmü Aleyküm 💕
(1) Risale-i Nur | Sözler | Otuz Birinci Söz
(2) Risale-i Nur | Sözler | Altıncı Söz
(3) Risale-i Nur | Emirdağ Lâhikası
Yorumlar (0)