Geçen gün uzun zamandır görmediğim bir arkadaşım bana mesaj atmış. Beni evvelki gün görmüş, şaşırmış; sormak için yazmış. Her neyse muhabbet bir “N’aber, nasılsın?” ile başladı. Sonra dedi arkadaş:
“Yahu geçen seni gördüm, sen olduğuna inanamadım. Sen artık çarşaflı mısın ya, görmeyeli çok değişmişsin, bir de camide ders falan veriyormuşsun vay be…”
Dedim biraz değişiklikler oldu Elhamdülillah. İşte tatlı muhabbetin nihayetinde laf döndü dolandı bu sohbetin asıl gayesine geldi. Arkadaş dedi: “Ya aslında ben sana bir şey sormak istiyorum, ben namaz kılmaya yine çok eriniyorum, ne yapmalıyım?” Şaşırdım, çok samimi olmamamıza rağmen o arkadaşın namaz kıldığını bilirdim. Ne zaman konuşsak “Ay namaz geçiyor; kılıp geleyim, ay az sonra namaz vakti giriyor, az bişey kalmış..” gibi ifadelerde bulunurdu. Dedim “Hayırdır hep kılardın ya sen namazı?” Arkadaş Dedi: “Yahu aslında ben namazı hiçbir zaman kılmadım. Daha çok şovdu. Yani insanlar “vay MaşaAllah bu kız namazında niyazında.” desinler diye ara sıra kılardım, insan içinde olduğumda anlayacağın…”
“Namazım şekil, önümden çekil.” zihniyeti olarak adlandırdım ben de bu olayı.
Ve o anda arkadaş öyle deyince Üstad Hazretleri’nin şu cümlesi geldi aklıma: “Amelinizde Rıza’yı İlahi olmalı.”
Gerçekten de öyleymiş aslında. Sırf insanlara güzel ve iyi görünmek için namaz kılmak, kılıyormuş gibi yapmak ne büyük bir küfür, bir gaflettir aslında. Kendini, insanları kandırıyorsun belki ama Allah’ı kandırabileceğini mi sanıyorsun? Haşa! Böyle bir zihniyete ancak gülünür, zira Allah muhakkak her şeyi görendir.
Ameller ancak ihlas ve sadakat olduğu zaman makbul olur. İhlas emredildiği için yapmaktır. Sadakat ise emir olunduğu şekilde yapmaktır. Bu ikili imanın olmazsa olmazlarıdır.
O arkadaşımın “namazım şekil, önümden çekil” zihniyeti yani insanlar beğensin, insanlar beni övsün diye yaptığı yarım yamalak ibadetler, ameller, cennetin, öylesine muntazam bir mekanın anahtarı olabilir mi hiç? Elbette hayır! Ancak rıza-yı İlahi için yapıldığı takdirde Allah’ın rahmeti ve merhameti ile ibadetler cennet kapısının anahtarı olabilir.
Unutmayalım, İslam dini 5 vakit bir namaz veyahut öylesine tutulan bir oruç ile muhafaza edilebilecek bir din kesinlikle değildir. Bizim amellerimiz aldığımız nefesler, attığımız adımlardır! Buna göre hareket etmeliyiz biz, Allah’ın bizi şüphesiz her daim gördüğünü unutmamalıyız. İnsanlar görsün yaptığımız iyilikleri diyerek ihlasımızı kanatmamalıyız! Her şeyi ALLAH için yapmalıyız.
Eğer Allah razı olursa TÜM DÜNYA küsse ehemmiyeti YOK! Bırak ne olursa olsun, küssün herkes sana… Eğer Allah kabul ediyorsa seni, hiç bir sorun yok. “İhlaslı bir dirhem, ihlassız dünyalara bedeldir!” Ne de güzel diyor Üstad Bediüzzaman Hazretleri, değil mi? İşte amellerimizde ihlas olması, rıza-yı İlahi olması çok önemli. Var ya şu ihlas sahibi insanlar, ahirette sırat köprüsünden geçtiklerinde cehennem bağıracak: “ÇABUK GEÇ ATEŞİM SÖNECEK!” diye.
Yani dostlar, bütün mesele aslında ihlasta. “Amelinizde rıza-yı İlahi olmalı.” Vesselâm :))
Yorumlar (0)