Örtünmenin Allah katındaki değerinin hudutsuzluğunun, örtüsüzlüğün de şeytan ve şeytanlaşmışların yanındaki öneminin gereği kadar anlaşılmadığı bir dönemde siz kardeşlerime bir çağrıda bulunmak istiyorum.

➡Rabbim’in emrine uyma çağrısı!
➡Seni kardeşim, seni örtünmeye çağırıyorum!
➡Seni, sana bakan gözlere Allah’ı hatırlatmaya çağırıyorum!
➡Vücudunu belli etmeyecek şekilde giyinmeye çağırıyorum!
Çünkü Rabbim böyle emrediyor!

Evet; senin yaratıcın, seni yokluk âleminden varlık âlemine gönderen, seni suretlendiren hem de mecbur olmadığı hâlde seni en güzel surette yaratan, seni herkesten, kendinden bile iyi bilen, kara gecede kara karıncanın kara taş üzerinde yürüdüğünden bile haberdar olan âlemin sahibi senden örtünmeni istiyor!

“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle, dışarı çıkarken üstlerine cilbablarını alsınlar. Bu, onların tanınmasını ve bundan dolayı incitilmemelerini sağlar. Allah, Gafûrdur, Rahîmdir.” (Ahzab, 33/59).

Tüm varlıklar kendilerince tesettürlüdürler.
Kediden tutun, kuşa kadar…
Ya tüyleri ile ya kabukları ile…
Ancak insanlar, imtihan sırrı gereği yaratılan ilk günden itibaren örtünmek ile yükümlü tutulmuştur. Bu konu sadece İslam gelince ortaya çıkmamıştır. Hanımlar binlerce yıl açık saçık yaşamamışlardır. Bizim yaratılış mayamızda edep, haya, utanma duygusu olduğu gibi örtünme duygusu da insanoğluna verilmiştir. Toplumlar bu emrin dışına çıktıkça gönderdiği resullerle emrini Rabbimiz yinelemiştir.

Unutma kardeşim! Örtünme Allah’ın ayetlerinden bir ayettir. Kur’an’da bu mesele açıkça emrolunmuş.
Kabul etmemek için neden kendini zorluyorsun?

Namaz, okunan ezan ya da kesilmekte olan bir kurban bizlere Allah’ı hatırlatıyorsa aynı şekilde emirlere uygun bir şekilde örtünen bir hanım da elbette onu görenlere Allah’ı hatırlatacaktır.

Hem sözü tutulmaya en layık olan, en hak eden ve sözünün üstüne hiçbir şekilde söz konulmayacak olan Allah değil midir?
Örtünmeyi ertelemek ya da ondan kaçınmak demek; kesinlikle Allah’ın emrine uymayarak kulluk vazifesini yerine getirmemekle, kula kulluktur.

Birileri ya da nefsin sana,“Daha erken.” dediğinde onların sözünü dinlersen, özgürce bir tercihte bulunduğunu zannetsen de başkalarının emrini yerine getirerek ya birilerini memnun ediyorsun ya nefsinin emrini yerine getiriyorsun.
Sana engel olan çevrendir, modadır, beğenilmektir, dışlanma korkusudur…
Ama her ne olursa olsun neticede şeytana uyuyorsun kardeşim.
Seni, şeytana kulluğu reddetmeye çağırıyorum!
Düşünsene,”Şeytana ibadet ediyorsun.” nitelemesi gerçekten çok kötü değil mi?
Senin cehennemde ebediyen kalmanı isteyen, ona yoldaş olmanı isteyen, taşlanmış, kovulmuş şeytan!

Sen şu an, “Tesettürsüzsün!”
Ve bu bir anlık hata ile yapılan bir günah değil. Üzerinde düşünülerek, yaşayarak yapılan bilinçli bir tercihtir.
Bilinçli, bilinçli…

Şöyle sorayım, sen de içinden cevapla bakalım:
Tesettüre girmekle aranda ne uzaklıkta mesafe var?
İmkânsız mı, çok mu yakın veya ne kadar yakın?
Şu anda açık olmanın sebebi ne?
Ne zamana kadar böyle devam edeceksin?
Bu söylediklerimi hafife mi alıyorsun?
İnanmıyor musun Allah’ın emri olduğuna, sonra bütün peygamberlerle bu emri yenilediğine?
Yoksa örtünmek istiyorsun da nefsin mi engelin oluyor?
Örtünerek İslam’ı temsil ediyorsun demiştik, peki örtünmeyerek kimi temsil ediyorsun?
Senin bu kıyafetin Allah ile ilişkisi olmayan, aydın batı kimliğini temsil eder. İşin asıl köküne inersek İblis’e dayanır.
Allah’ın emrini tartışmasız bir farzını terk etmişsin.
Kaç defa? Her an, her saat, her gün ,aylarca, yıllarca belki de ömür boyu…
Haram erkeklerle de kendini özgür zannederek kaç kişi ile muhatap oldun, kaç gün şeytana itaat ettin ömrün boyunca?
Yarın O’nun huzuruna varacaksın ve O’na hesap vereceksin.
Kaçışın yok.
Kendinin hesabı yetmezmiş gibi bir de harap ettiğin kişilerin hayatlarının da hesabını vereceksin.
Tesettürsüz gezdiğin, dişiliğini ortaya çıkardığın; o kadar günün, ayın, aldığın her nefesin hesabı…

“…Hattâ işitiyoruz, açık saçıklık yeri olan Avrupa’da çok kadınlar, bu dikkat-i nazardan sıkılarak, ‘Bu alçaklar bizi göz hapsine alıp sıkıyorlar.’ diye polislere şekvâ ediyorlar.
Demek, medeniyetin ref-i tesettürü hilâf-ı fıtrattır. Kur’ân’ın tesettür emri fıtrî olmakla beraber, o maden-i şefkat ve kıymettar birer refika-i ebediye olabilen kadınları, tesettür ile sukuttan, zilletten ve mânevî esaretten ve sefaletten kurtarıyor…” (24.Lema)

Bediüzzaman Hazretleri’nin de dediği gibi tesettür, esaretten ve sefaletten bizleri kurtarıyor.

Bunlarla birlikte çocuklarımızın da bizimle aynı hayatı yaşamalarına sebep olmak da çok acı…

İllaki her zaman fark edilmek zorunda değilsin.
Seni iffetinle, hayanla fark eden insanlar zaten erdemli, senin gibi insanlardır.

✏Hz. Ali (r.a) anlatıyor:
Ben ve Fatıma Rasulullah’ın (s.a.v) yanına girdik. O’nu üzüntülü ve ağlar durumda bulduk, sebebini sorduk.
Allah’ın Elçisi (s.a.v) buyurdu ki:
-“Ben Miraç Gecesi’nde göklerde ümmetimin kadınlarını çok çeşitli azap olduklarını gördüm.
Onların gördükleri o şiddetli azaplarına dayanamayıp üzüldüm ve ağladım.
Onlardan bir kısmını saçlarından asılmış, (ateşten kor kafalarının üstüne koymuşlardı) beyinlerini kaynarken gördüm.
Azaplarının sebebi de; saçlarından asılmış beyinleri kaynayıp azaplananlar, başını örtmeyip saçını başını yabancı erkeklerden gizlemeyen kadınlardır..!”

Şeytanın en büyük hilelerinden biri, “Gelecekte yaparsın.” diye ertelettirmesidir. Peki gelecek bize gelecek mi?
Yoksa her an bitebilir mi dünyadaki imtihanımız?

Haydi, karanlıktan nura doğru bir yolculuğa çıkalım!
Bataklıktan cennete doğru kocaman bir adım atalım.
Örtün!
Başkalarının seni kınamalarına bakmaksızın örtün.
Dil uzatmalarına bakmaksızın örtün.
Senin örtünmemek için bahanen olmasın. Sana uzatılan diller, atılan laflar Rabbin’in rızası için…
Unutma! Allah Rasulu’ne yapılanların zerresi bize yapılmıyor.
Onlara sadece tebessüm et.
Kazanan sensin.
Belki de senin sayende senden etkilenerek tesettüre girenler olacak.
Vesile olmak ne büyük şeref!

Sen, tesettürünle Allah’ın rızasını kazanacaksın.
Sen, tesettürünle İslam’ı temsil edeceksin.
Sen, tesettürünle örnek İslam kızı olacaksın.

Bunları kazansan kaybettiklerin umrunda olur mu?

Evet, haydi şu anda kalk! Evet, evet hemen şimdi!
Mahrem yerlerini güzelce kapat ve bütün herkes bir tarafa Rabbim’in emri bir tarafa de.
Sana da çok yakışacak olan örtüne sarıl, asıl özgürlüğü şimdi hisset.
Geç aynanın karşısına, şeytanın sözüne uymadığın ve Rabbin’in emrini yerine getirdiğin için o mutluluğu yaşa.
Artık sen İslam temsilcisisin. Kimseyle konuşmadan İslam’ı temsil edebilirsin. Ne müthiş bir görev!
Şu an sen Allah’ın emrini hâl diliyle haykırıyorsun.
İyi bak aynada kendine.
Artık kendine hassın.
Bütün şeytanî duygulardan eser yok.
Yeni dünyana hoş geldin kardeşim!
Artık fedakârlık yapıp hayatında çok büyük bir adım attın.
Artık sen hayatını değiştirdiğin gibi başkalarının hayatlarına da bir dokun. Akıntıya kapılıp gidenleri kurtar.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:
“Allah Teâlâ bir kulu sevdiği zaman Cebrail’e:
‘Ben filanı seviyorum onu sen de sev!’ diye emreder. Cebrail onu sever ve sonra gök halkına:
‘Allah filanı seviyor, onu siz de seviniz.’ diye seslenir. Gök halkı da o kimseyi sever, sonra yeryüzündekilerin kalbinde o kimseye karşı bir sevgi uyanır.”
(Müslim, Birr 157)

Allah’ın bir kimseyi sevmesi; onun söz, fiil ve davranışlarından memnun ve razı olması demektir.
Artık Rabbin senden razı. Seni seviyor ve senin muhataplarının da kalbine sevgi verecek.
“İman edip salih amel işleyenler… muhakkak Rahman için gönüllerde bir muhabbet yaratacaktır.” (19/96)
Ahir zamanda böyle bir mücadele içine girenleri Rabbim hiç kıyamet günü himayesiz, yardımsız bırakır mı?

Annenin yavrusunu tanımadığı o günde sen gençliğinde Allah’ı tercih ettiğin için öyle amel defteri verilecek ki!
Elhamdülillah diyeceksin.

“Kişi sevdiği ile beraberdir.” Hadisiyle Hz. Meryem, Hz. Hatice, Hz. Aişe, Hz.Fatıma ile olabilmek.

Sadece tesettür ile cennet mükafatına nail olmayı fazla mı buluyorsun?
Rasulullah (s.a.v) Efendimiz:
“Muhakkak ki Allah’a ibadet eden bir gençle, meleklerine karşı iftihar ederek buyurur ki:
Ey nefsini benim için bırakan genç!
Ey gençliğini bana bağışlayan genç sen benim katımda bir kısım melek gibisin.” (İhya-Deylemi) diye buyurmuşlardır.

Subhanallah!

Haydi, seni örtünmeye çağırıyorum!
Mademki hâlâ yaşıyorsun biraz da olsa anlatmaya çalıştığım Rahman’ın emrini yerine getirelim.
Cennet müjdesine nail olmaya çağırıyorum.
Allah’ın emrini yerine getirmeye çağırıyorum.

Haydi, Rabbinin yardımı seninle!
Şu andan itibaren sen de örtünüyorsun değil mi?