“Pas tutmaz benim içim; yeryüzü gibidir, toprak gibidir.” diyor şair. Pas tutan her zaman demir değildir ya…
Bazı kalpler vardır mesela en az demir kadar paslanır, hatta bazılarının pası demirden bile fazladır. Bu pas, demirde olan kimyasal tepkime gibi maddi sebeplerden oluşmaz. Daha içten, daha keskin bir sebebi vardır: Affedememek, kalbin kin ve nefretle kuşanmış olması.
Ellerini açtığında ilk duan “Allah’ım beni affet.” olurken neden bu kibrin, neden bu affedemeyişin?
Allah’tan seni bağışlamasını iste ama mümin kardeşini affetme, sahi utanmıyor musun kalbinden?
Ellerini açtığında kalbin sızlamıyor mu?
“Sen daha mümin kardeşini affedemedin…” diye yanmıyor mu kalbin?
Yoksa kalbin şunları mı söylüyor:
“Benim kendi kurallarım var ve bu mesafe sebepsiz değil.”
Ah be kardeşim, yazık sana; dünyanın şu aldatıcı üç-dört gününe kapılıp nefsine aldanıyorsun…
Cenabı Hakk, kul hangi günahı işlerse işlesin ölüm anına kadar tövbe kapısını açık bırakırken sendeki bu “Benim dünyam, benim kurallarım.” egosu neden? Evet ego, yanlış duymadın. Çünkü kardeşini affedemiyorsan ego sorunun var demektir!
Senin görmediğin ya da görmek istemediğin o kadar çok kusurun varken başkalarının kusurunu görüp adavet etmek ancak kendinin çok iyi olduğu zannına kapılmanla yani egona yenilmenle olur…
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) yanında olsaydı, gözlerinin içine baksaydı yine de aynı şekilde mi davranırdın kardeşine?
Senin de kardeşinin de kalbinde iman var. Bu en güçlü bağınız, nasıl sırt dönersin kardeşine?
“Ey mü’mine kin ve adâvet besleyen insafsız adam!” (1) hitabı nefsini titretsin!
Kardeşine karşı üzerine yapışan o soğuk davranışların bir Müslüman’a yakışmaz! Müslüman her hâliyle örnek olmalı, kardeşine tebessümle bakmalı. Kardeşinin büyük kusurlarını bile küçük görmeli. Günah işlediğinde ona sırt dönmek yerine onun için endişelenmeli “Kardeşimi nefis ve şeytan aldatmış. Rabbim sen kardeşimi affet…” diye duayı duaya eklemeli.
Kardeşin hangi hatayı yaparsa yapsın; senin kalbinde ona karşı kin, adavet birikiyorsa hatalı olan kardeşin değil sensin! O, senin haberin bile olmadan gözyaşı içinde Allah’a tövbe edip af dilerken, sen affetmeyişinin kalbinde bıraktığı pas ve kardeşinin âhıyla ortada kalacaksın…
Bir kez olsun nefis ve egonu geride bırakıp düşün. Bu dünya kimseye kalmayacak, hepimizi bekleyen bir ölüm var. Nefsin de, her şeyde senin haklı olmanı isteyen egon da sana yoldaş olmayacak kabirde…
Bu dünya böyle şeylerle uğraşmaya değmiyor…
Hiçbir şey için geç değil, hâlâ kardeşine bir mesaj atıp onunla her şeye yeniden başlayabilirsin…
Nefsin zorlanacak belki ancak nefis hayırlı işlerde zorlanır unutma bunu…
“Acaba bir gün adâvete değmeyen bir şeye bir sene kin ve adâvetle mukabele etmeyi hangi insaf kabul eder, bozulmamış hangi vicdana sığar?” (2)
Eğer vicdanın sönmemişse bu hakikati anlarsın…
Selam ve dua ile…
Dipnot:
- Risale-i Nur/Mektubat/22. Mektub/Birinci Mebhas/Birinci Vecih
- Risale-i Nur/Mektubat/22. Mektub/Birinci Mebhas/Dördüncü Vecih/Dördüncü Düstur
Yorumlar (0)