Bismillah ömrümün devamına, bir ömür öncesinden…

Düştüm, yıldırımlı bir gökten lavlarla dolu dipsiz bir kuyuya. Biliyorsun ya, takmasaydın yakamdan beni bir çalı parçasına yuvarlanıp gidecektim kör karanlığa Allah’ım. Kötü sandım, kurtulamam bu çalıdan, ah ne olur eski günlerdeki gibi hıh deyip savurayım kollarımı unutmakla dolu ve -meğerse- sonu olan bir dünyaya diye dert yandım Sana gece gündüz. Ah bir kurtulaydım şu çalıdan… İstedim, kurtarmadın. Ah benim Biriciğim, biliyorsun ya hani, ne iyi ettin. Çırpınırken sarılmayı öğrettin bana Allah’ım. Sen’in şu şefkat dolu tokatlarını, kendine gel hatta kendinden kurtul Bana gel deyişlerini seveyim Allah’ım. Ben belki Seni bırakacakken yakamdan tutuşunu seveyim. Sen’den daha çok seven yokmuş, daha çok seven yokmuş, biliyorsun ya, hiç olmayacak.

Derdimi derman eden Sen’sin. Yalnızken şah damarımdan daha yakın ta yüreğimin en içindesin Allah’ım. Geceden sonra gökleri maviye boyayan, camıma tak tak yağmur damlaları çarptıran, beni hiç unutmayan bir Sen’sin Allah’ım. Sevilmeye, sevindirilmeye, bin ömür verilmeye layık Sen’sin. Yüreğime düşürdün ya Seni, Sen biliyorsun ya, en layık olmayan benken, beni Sen’den mahrum etmeyişini ben Sana hiç ödeyemem. Sen ne kadar mükemmelsin, ben kendi kusur dolu halimde gördüm. Sen ne kadar cömertsin, en hak etmeyen bana Seni sevmeyi tattırdığında gördüm. Sen ne kadar vefalısın, Seni aptal gibi unutuşlarımda gördüm. Ceset verdin, hayat verdin, insanlık verdin, iman verdin, muhabbet verdin; ben de yarım yamalak kullukla Sen’den zorunluymuşsun gibi bir saçmalıkla Cennet bekledim. Sanki verdiklerin yetmezmiş gibi sanki ben onları ödemişim gibi bir de Sana gelirken naz yaptım. Şımarık bir halde beni bana bırakmayışlarını seveyim Allah’ım. Şu halimle beni yerin dibine sokmaya gücün yeterken bana zaman verişini seveyim Allah’ım. Sen bana hep verdin ve ben hep unutup yine Sana layık olamıyorum. Şimdi beni bir bıraksan vallahi helak olurum Allah’ım.

Bu vefasız nankör halimle yine ve yine umudum, huzurum, mutluluğum Sen’sin Allah’ım. Sonum cehennem bile olacak olsa benim Sen’den başka gidecek yerim yok. Senin benden başka Musabların, Alilerin, Fatımaların, Ebubekirlerin, Ömerlerin, Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem’in var ama Allah’ım, benim Sen’den başka hiç Rabbim yok. Sen beni yine de bırakma Allah’ım. Aklımı başıma getir, beni hep Sana kaçır Allah’ım. Sana hiçbir şeyi tercih etmeyeyim ne olur. Bana ihsanını unutup da sırf nefsim istiyor diye tesettürümü süs için kullanıp Sen değil de Sen’den ziyade ben ve başkaları beğensin diye Hazreti Fatıma olmaktan vazgeçmeyeyim. Zavallı Sensizlerden korkup onları kısacık bir dünya için Sana tercih etmeyeyim. Beni en iyi Sen biliyorsun ya, ben kendime hiç güvenmiyorum. Sen beni şimdi bir bıraksan o dipsiz lavlardan ben kurtulamam. Ben beni kurtaramam. Önceden de yapamadım, sonra da yapamam. Sensiz olmuyor Sultan’ım, beni Sensiz bırakma. Ben Sen’in bana lütfettiğinin ötesine erişemem. Sana en çok benim ihtiyacım varmış ki sen önce bana verdin. Bana bunu unutturup da beni ucba düşürme Allah’ım. Sana hala en çok benim ihtiyacım var Allah’ım.