Ne oldu sana?
Bu hâlin ne?
Gözlerinden akan yaşlar hangi derdin kaynağı? Kafanın içindeki o derdine derman aramaların… Hangi tapınağın karanlığı?
Ne oldu sana, ne bu hâlin?
Sen değil miydin “BEN İSLAM MÜCAHİDESİYİM.” diyen?
Sen değil miydin “edebinle, iffetinle, inancınla, takvanla” herkese örnek olan?
Sen değil miydin “EN BÜYÜK SADÂ İSLAMIN SADÂSIDIR.” diye haykıran?
Sen değil miydin “Bir başkasının imanını düşünmeden edemiyorum.” diyen, Zübeyr Abi’nin davasını anlamak için çabalayan?
Sen değil miydin “Üstadım!” dediğin zâtın izinden giden?
Her yerde utanmadan sıkılmadan “Nur talebesiyim!” diye gururla söyleyen.
Sen değil miydin siyahlara bürünüp tesettürüyle etrafına örnek olan?
Sen değil miydin “Helal dairesi keyfe kâfi.” deyip helalin dibini yaşayan?
Sen değil miydin davasına âşık olan?
Sen değil miydin kardeşlerini şevke getirip İslam mücahidi yetiştiren?
Sen değil miydin?
Sendin.
Evet sendin!
N’oldu sana, bu hâlin ne?
Sadece biraz sarsıldın o kadar.
Şiddetli bir imtihanın içindesin o kadar.
Allah seni özel bir sınavla deniyor o kadar.
Bu kadar ufak bir derdini İslam’ın mücahidi olarak kafana takmak davaya hakaret değil midir?
Hapishanelerde mi süründün bu dava uğruna?
Çin’de görülmemiş işkenceleri mi yaptılar?
Yemeğine zehir mi kattılar?
İdama mahkum mu edildin?
“Bir başım değil, bin başım feda olsun.” diye hayatını hiçe mi saydın?
Anadan yârdan serden mi ayrıldın?
TÜM MALINI GÖZÜNÜ KIRPMADAN feda mı ettin Ebubekir misali?
Anam babam feda olsun mu dedin?
Kızgın kumlara mı yatırdılar seni?
Köle mi ettiler?
Üstüne deve pisliği mi attılar?
Vatanından mı ettiler seni?
Hicrette ayağının tırnakları dökülen ashab-ı kiram gibi çöllerde yürümek zorunda mı kaldın?
Kolu yaralanan sahabenin “Bir kol için Resulallah’tan vazgeçemem.” dediği anda kolunu ayağının altına alarak kolunu çekip kopardın mı?
Vücudunu değil,
Ruhunu feda ettin mi?
Sana yapılan her şeye rağmen “Affet Rabbim. Bilmiyorlar. Bilseler yapmazlardı.” mı dedin?
Yoksa bela mı okudun?
Nedir seni bu davadan alıkoyan?
Nedir bu hâlin, ne oldu sana?
İslam’ın en rahat dönemlerini yaşıyorsun.
En büyük şükür sebebi…
Yaşasana İslam’ı!
Nedir bu durgunluğun?
Rabbin seni biraz zorladı diye mi küstün?
Kendine güvenmiyor musun?
O zaman:
O’na (cc) güven.
Unutma…
Sen bu asrın Mücahidisin!
SANA VURDUKLARINDA “VURUN!” DİYE HAYKIRACAKSIN.
Tesettürüne laf attıklarında gülüp geçeceksin.
Sakalına laf attıklarında duymazdan geleceksin.
Unutma…
Sen küfrün ta dibini çürüteceksin.
Bir erkekte veya bir bayanda takılı kalmayacaksın.
“Eşim de işim de feda olsun.” diyebileceksin.
Onlar sana YOBAZ dediklerinde sen onları ARAŞTIRMAYA sevk edeceksin.
Her zaman.
Her yerde.
Ağız dolusu…
“YAŞASIN ŞEAİR-İ AHMEDİYE” diyeceksin.
Yaşça, mevkice senden üstün olanlara çekinmeden utanmadan “Yanlış anlaşılırım.” korkusu olmadan tebliğini yapacaksın.
Karşına çıkan kâfire karşı onun dilini vav yapacaksın.
Büreceksin dilini. Konuşamayacak.
KÂFİRİN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKA BAKA:
DAVANI İFADE EDECEKSİN.
HER YERDE…
HAYKIRACAKSIN!
YAŞASIN İSLAM!
YAŞASIN ŞERİAT!
Unutma bu senin davan.
Davana sahip çık.
Ve kendine gel.
Kalk ayağa. Vakit kaybetme.
Şairin de dediği gibi:
“DÜŞMEK HİÇ AYIP DEĞİL,
KALKMASINI BİL.
VE ACELE ET
ŞU GÖZYAŞINI SİL.”
Hem kardeşim…
Biz O’nun insanlarıyız. Bize kim meydan okuyabilir?
Ve son olarak AlimAllah buyurdu ki:
“Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur.” 💕
Yorumlar (0)