Nifak sözlükte, geçimsizlik, anlaşmazlık, ara bozma, ayırma anlamlarına gelir.

Dinî terim olarak nifak ise insanı Allah sevgisinden ayırma, kalbi Allah sevgisinden soğutma anlamlarına gelir.

Nifak tohumu, insan kalbine zarar veren bir fitnedir. Nifak tohumu, şeytanın verdiği vesvese ile oluşan bir zehirdir. İnsan kalbini Allah sevgisinden uzak tutar.

Hz. Adem’den (aleyhisselam) beri var olan nifak tohumu birçok kişiye zarar verir. Hatta bu insanın cehennemi bile olmuştur. Nifak tohumunu arındırmak, Allah’ın zikrini (dinini) kalben kabul edip Allah’ı anmakla olur. Nitekim Ra’d Sûresi 28. ayette şöyle buyurmuştur:

“Şunu iyi bilin ki gönüller ancak Allah’ı anmakla huzura kavuşur.”

Nifak tohumu, büyük küçük günah ayırmaksızın Allah’ın emirlerini hakkıyla yerine getirmemekle olur. İnsan şeriatı uygulamazsa şeytanın kardeşi olarak kalbi nifak tohumuyla dolar. Bu böyle devam ettikçe kalbi katılaşır. Artık Allah’a isyanın ardından şirk gelir, dinden çıkar ve bozgunculuk yapan kişi olarak hayatına devam eder. Zira Allah-ü Teâla R’ad Sûresi 25. ayetinde şöyle buyurmuştur:

“Ama (İslam’ın esasları anlamında söylediği şehadet kelimesiyle) Allah’a verdikleri sözü, iyice pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah’ın birleştir(ip ayrılmasını ve gözetil)memesini emrettiği şeyleri (Rab -Allah,din-ahlak, din-dünya, dünya ahiret arasındaki) bağları kesip ayıranlar yeryüzünde (dinî esasları tanımayarak) bozgunculuk yapanlar, işte lanet onlardır, kötü olan cehennem de yine onlaradır.”

 Şimdi de nifakın dinen uygun olmadığını Bediüzzaman’dan dinleyelim:

“Nifâkın cinayeti İslamiyet üzerine pek büyüktür. Âlem-i İslam’ı zelzeleye maruz bırakan nifaktır. Bunun içindir ki Kur’an-ı Azimü’ş-şan, ehl-i nifaka fazlaca teşniat ve takbîhâtta bulunmuştur. (fenalık ve kötülüklerini ilan etmiştir)”( İşârâtü’l- İ’câz, 76)

  Nifak tohumundan kurtulmanın yollarından biri de günahlardan uzak durmaktır. Çünkü günahlar insanın kalbine zarar verecek nifak tohumunu oluşturur. Günahlardan uzak durmamıza rağmen hâlâ kurtulamıyorsak bunun sebebi vesvesedir. Çünkü vesvese bir marazdır ve kalbi mahveden fena bir virüstür.

Bu virüsten kurtulmanın yegâne yolu ehemmiyet vermemektir. Çünkü ehemmiyet verdikçe şişer, hasta eder; ehemmiyet vermezsen gider, gizli kalır. Nitekim merhum Necip Fazıl şöyle demiştir:

“Aldırmayacaksın boş vereceksin, güleceksin!.. Fakat bir taraftan da kalbe yerleşmesine engel olmak için nefyetmeyi defetmeyi de ihmal etmeyeceksin!.. Ve bileceksin ki ‘hatar’lar defedildikçe ricar eder gibi yapıp daha kuvvetle hücum eder. Aldırmamakta kalmak arası ona karşılık vereceksin!..” (Aynadaki Yalan, 163)

  Ayrıca bu insan hayatı etkileyen bir diğer faktör çevredir. Çevre iyi olmadığı sürece insan nifak tohumlarından kurtulamaz. Çünkü günlük hayatta rolü en çok oynayan faktör çevre olduğu için insanı manevi olarak çok etkiler. Bu yüzden zikir meclislerine gitmek lazım. (Sözler Köşkü, Çay House, Hayalhanem gibi)

Gerisini Allah’a bırak, Allah’ın işine karışma!

İhlas kuvvetine dayan çok kurcalama!

Serap Kılıç