Uçsuz bucaksız gökyüzü.
Huzurun, sakinliğin rengi olan maviyle boyanmış.
İçimizi ne kadar da hoş ediyor değil mi?
Hele ki o kuşlar…
Bir uçtan bir uca uçuyorlar özgürce.
Bulutlar ayakları altında kalıyor,
İnsanlar, binalar her şey âdeta küçük bir nokta misali…
Belki de günlerce sürecek yolculukları saatlere iniyor.
Ne kadar da ilginç değil mi?
Seyre dalıp durduktan bir müddet sonra
Biz insanların da hayaline düşüyor:
“Acaba bizler de kuşlar gibi açıp iki kanadımızı
Alıp başımızı gidebilir miyiz istediğimiz her yere?
Düşürebilir miyiz aylar, günler süren yolculuğumuzu
Dakikalara, saatlere?”
Bu hayalini gerçekleştirmek için insan var gücüyle çalışmaya başlıyor.
Çünkü evvela bu uçma tutkusu yüreğine düşmüştü.
Aklındaydı hep, kuşlar misali kendini gökyüzünün maviliğine bırakmak.
Hatta bu efsanelere, masallara bile konu olmuştu.
Nitekim günün birinde de bu hayalini yaşarken bulmuştu kendini.
Peki bu ilki yaşayan kimdi?
Haydi gelin, hep birlikte tarihin sayfalarını aralayıp bu araştırmayı yapalım. Başlıyoruz.
Karşımıza çıkan isim: “Abbas Kasım İbn Firnas”
- Berberi (*) gök bilimci, simyacı, fizikçi, şair ve İslam bilginidir.
* Afrika’nın kuzeybatı yerlerinde yaşayan bir halk ve bu halkın soyundan olan kimse.
Tarihî kaynaklar Endülüslü Firnas’ın da uzun çalışmalar sonunda yeni bir keşifte bulunup bir cihaz yaptığını, üzerine kumaş geçirip kanat yerine büyük kuş kanatları taktığını ve bu âleti çalıştırarak havalanıp uçtuğunu kaydeder. Üstelik havada uzun süre kuşlar gibi süzüldüğünü, daha sonra da yavaşça yere indiğini söyler. İbn-i Firnas’ın bu başarısı Batı’da uçak yapıp uçmayı başaran Wright Kardeşler’den 1023 yıl öncesine rastlamaktadır. (1)
Bir dakika…
Biz bu zamana kadar “ilk” olarak biliyorduk değil mi Wright Kardeşleri?
Neden kimse bize bahsetmemişti İbn Firnas’tan?
Oysa bilim dünyasında çok önemli olan ilk adımı o atmıştı. Bu adımdan sonra yapılacak olan tüm gelişmelere o vesile olmuştu.
Onu göz ardı etmek, adının bile söylenmemesi hatta daha acısı çoğumuzun ondan bîhaber olması…
Acınası bir hâl olsa gerek…
Hâlbuki biraz araştırıp, sorgulasak her şey ortadaydı: “İlk uçma makineleri ve uçuş denemeleri Müslüman bilim adamları tarafından yapılmıştı.” (2)
Kâinatı aydınlatan İslâm güneşiyle yüreğini hidayete açan bir Müslüman, bu ilki gerçekleştirmişti.
Hem ne diyordu Rabbimiz Mülk Suresi’nde?
“Üstlerinde kanatlarını açıp yumarak uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları Rahmân’dan başkası tutmuyor. Doğrusu O, her şeyi görmektedir.”
Belki de bu ayete gönül kapısını açmıştı İbn Firnas.
Kaldırıp başını bakmıştı Rabbi’nin kudret kalemiyle yazdığı semavata.
Görmüştü, incelemişti kuşları.
Anlamıştı kuş bir misaldi.
Şimdi ona düşen bu misali hakikate dökmekti.
Ve sonunda günümüzde kullandığımız uçakların temelini atmak ona nasip olmuştu.
Sanırım biraz şaşırdık, öyle mi?
Çünkü biz bugüne kadar hep “Ne varsa Batı’da var. Biz ne yapıyoruz ki? Onlar yapıyor, biz kullanıyoruz.” sözlerini çok duymuştuk.
Hep önemli başarıların ardında Batı olurdu değil mi?
Ama şimdi öyle olmamıştı.
Belki de bundandı şaşkınlığımız.
Devam edelim araştırmamıza, bakalım İbn Firnas hakkındaki görüşler nelermiş?
- Philip Khuri Hitti, “Arap Tarihi” adlı eserinde şöyle der: “İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.”
- Alman bilim tarihi araştırıcısı Sigrid Hunke, “İbn-i Firnas’ın yaptığı bu uçakla İkaros’un rüyasını gerçekleştirdiğini” dile getirmektedir. (3)
İbn Firnas başarılarla dolu bilim tarihimizden sadece bir örnek.
Daha nice adını bilmediğimiz “ilk”ler var belki de…
Öyleyse artık üzerimizdeki ölü toprağını silkelemeyiz, ayağa kalkmalıyız.
“İslam bilime karşı. Müslümanlar yobaz, gerici.” diye kimliğimizi silmeye çalışan zihniyete artık şunu sormalıyız:
“Sürekli aklımızı düşünmeye sevk eden,
İlim öğrenmeye teşvik eden bir din nasıl olur da
Tüm insanlığın yararına sunulacak olan bilime karşı olur?”
(1), (3) https://tr.wikipedia.org/wiki/Abbas_Kas%C4%B1m_%C4%B0bn_Firnas
(2) http://teknolojiprojeleri.com/bilim-adami/ucan-ilk-insanlar
Yorumlar (0)